Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yıkmaya kalkan kafa

Aziz Şah – Tam bir aydır eczacılarımız ve hekimlerimiz “Fethullah Gülen Terör Örgütü” için kurulan özel soruşturma biriminde sorgulanıyor. Her eczanenin tek tek reçeteleri inceleniyor…

İlaçları alan hastalara soruyorlar:

-Bu ilaçları sen mi aldın?

Unuttum, hatırlamam yok. Tek bir taneyi unutursan bile “sahte reçete” diye geçer kayıtlara…

Interpol’ün aradığı uluslararası suçlular Kıbrıs’ın işgal bölgesinde elini kolunu sallayarak dolaşırken sen unuttun diye eczacın tutuklanır…

Eczacıların ve tabiplerin sorgulandığı bu şubeden çıkıp sola döndüğünüzde sol kolunuzun üstündeki köşede bir yenidünya ağacı vardır. Sola dönünce geldiniz Ledra Palace ışıklarına…

Sağ kolunuzun üzerinde eski TC Büyükelçilik binası var. Kıbrıs’a atanmış tek TC Büyükelçisi Emin Dirvana’nın ruhu dolaşır o binada.

Bakın göreceksiniz Dirvana verandada dolaşır…

Ben oradan her geçişimde selam veririm Sayın Büyükelçimiz Dirvana’ya!

Verandada dolaşan Dirvana’ya kulak kesilin:

-“Denktaş yaptırdı, Denktaş yaptırdı!” diye söylendiğini duyacaksınız.

23 Nisan 1962 sabahı böyle söylenerek pergelliyordu verandayı:

-Denktaş yaptırdı, Denktaş yaptırdı!

27 Mayısçı diğer askerler gibi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yaşamasını savunan Emin Dirvana, üniter Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yaşamasını savunan Ahmet Muzaffer Gürkan ve Ayhan Hikmet’in öldürüldüğü gecenin sabahında sigaranın birini söndürüp birini yakarak sarı taşlı Büyükelçilik binasının verandasında mermerlere ayak izlerini bırakıyordu…

Ledra Palace ışıklarındaki eski TC Büyükelçilik binasının önünden geçerken iyi kulak kesilin. Bir de tokat sesi duyacaksınız…

Dirvana büyükelçi olarak atandığı Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yıkmaya değil, yaşaması için çalışmaya geldi. Adaya ayak bastıktan sonra ilk iş gazetecilerle bir toplantı düzenleyerek onlara şöyle dedi:

-“Ben Büyükelçi Emin Dirvana, sizlerle yüzyüze görüşme gereğini duydum. Elbette bir ülkenin basınının kamuoyu oluşturmakta önemli bir rolü vardır. Sizler de burada bu rolü üstlenmiş bulunuyorsunuz. Kıbrıs’ta birçok olaylar yaşanmış, kan dökülmüş ve bugün bir Cumhuriyet kurulmuştur. Elbette sizin de büyük bir sorumluluğunuz vardır”…

Sesini yükselterek devam eder Dirvana:

-“Nedir bu, Allah’ın günü Rumlarla uğraşıyorsunuz, onları çekiştiriyorsunuz… Sizin başka çekiştirecek konunuz yok mu?”

Dirvana bu toplantıda müstear isimle milliyetçi yazılar yazarak toplumlararası çatışmayı kışkırtan bir yazarın kim olduğunu sordu toplantıdakilere.

Hikmet Afif Mapollar’dır bu!

Bunun üzerine Dirvana Mapollar’a bir tokat patlatır…

Ledra Palace ışıklarındaki sarı taş binadan gelen tokat sesini duydunuz mu?

Dinlemeye devam edin o sarı taş binadan gelen sesleri:

-“Mercimek kafalılar”…

Emin Dirvana’yı ilk ziyaretinde Rauf Denktaş ona şöyle der:

-“Büyükelçi olarak geldiğiniz Kıbrıs’tan vali olarak ayrılmanızı temenni ediyoruz”…

Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yaşatmak için görevlendirilmiş Dirvana öfkelenir:

-“Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucu anlaşmalarında Türkiye’nin imzası vardır. Bunları yok etmek kimsenin haddi değildir. Bu anlaşmalar yaşayacaktır. Bunlara karşı gelenin vay haline”…

İlk günden başlar Denktaş’la Dirvana’nın kavgası. Dinleyin verandadan gelen sesleri…

Türk Liderliği Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yıkmak için uğraşırken buna TC Büyükelçisi Dirvana’yı ikna etmeye çalışırlar.

Türk Cemaat Meclisi, Türk toplumunun 1960 Cumhuriyeti Anlaşmalarından doğan haklarını alamadığından yakınan bir rapor hazırlar. Raporu Dr. Küçük’ün müsteşarı Cemal Müftüzade sunar.

Dirvana raporu onaylayanları Elçiliğe çağırır. Necdet Ünel’e “Mercimek kafalı” diyerek 1960 Anlaşmalarının kalıcı olduğunu, kimsenin değiştirmeye gücünün yetmeyeceğini, Anayasaya saygılı olmanın erdemlerini anlatır.

Dinleyin o verandadan gelen sesleri…

Türk Liderliği Kıbrıs Cumhuriyeti Meclisi’nde Vergi Yasası’nın geçirilmesini engelleyince, devleti yıkmak için devletin vergi toplamasını engelleyen Türk vekilleri çağırır Dirvana:

-“Vergi kanununu nasıl geçirmezsiniz, Türkiye’nin bu yaptığınıza müsaadesi yoktur” der.

2023’te bütün sosyal sigorta ve sağlık sistemi çöktüyse, bedelini eczacılarımız ve tabiplerimiz ödüyorsa, işte “Kıbrıs Türkü”nün bu “kafa yapısı” yüzündendir.

1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’na saygılı olmayıp, devleti yıkmaya kalkan “kafa” hiç değişmedi…

(18 Ekim 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author