Leyla ile Niki’nin “Kıbrıs’ın özgürlüğü için pan-Kıbrıslı seferberliği deklarasyonu”  

Aziz Şah – 20 Temmuz 1974 işgalinin 49’uncu yıldönümünde bir deklarasyon yayınladık. Pazartesi günü Kıbrıs Gazeteciler Birliği’nde sunumu yapılacak…

Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasının ve toprak bütünlüğünün yeniden tesis edilmesini savunan bir bildiri: “Kıbrıs’ın Özgürlüğü için Pan-Kıbrıslı Seferberliği Deklarasyonu”…

Birçok kesimi ürküttü, ezberledikleri sloganların dışına çıktık çünkü…

1977’den 2018’e müzakere edilirmiş gibi yapılan ırkçı-apartheid “iki bölgeli iki toplumlu federasyon”u reddediyoruz. İnsanların etnik kökenine dayalı “iki devletli” ya da “iki bölgeli federasyon” ırkçı bir apartheid rejimdir. Sürdürülemez…

İnsanları silah zoruyla topraklarından sürgün edebilirsiniz, hırsızlık yaparak mallarını gasp edebilirsiniz. Çaldığınız malların üzerinde bir süre hayatınızı sürdürebilirsiniz. Ama yaptığınız hırsızlığı ırkçı-apartheid bir “federasyon” ya da “iki devlet” adı altında kabul ettiremezsiniz. Yaptığınız hırsızlığı ırkçılıkla yasallaştırıp buna “devlet” diyemezsiniz.

Çaldığınız malı mal sahibinin kabul etmesini istiyorsunuz…

Filistinliler 1948’den beridir silah zoruyla çalınan topraklarını kabul etmediler. New York’ta yaşayan Yahudi’yi getirip Hayfa’da Leyla Halid’in evine yerleştirdiler. Leyla bunu kabul etmedi…

Kıbrıslılar 1974’ten beridir silah zoruyla çalınan topraklarını kabul etmediler. Karadeniz’de yaşayan Türkü getirip Mağusa’da Niki Κatsaounis’in evine yerleştirdiler. Niki bunu neden kabul etsin?

Leyla Halid uçak kaçırdıysa, Niki de “Women Walk Home” mücadelesiyle namluların üzerine yürüdü.

BM Genel Kurulu’nun Aralık 1948’de aldığı mültecilerin ve ailelerinin vatanlarına koşulsuz geri dönüş hakkını Leyla ve Niki birlikte savundular.

Hayfalı Leyla Halid elinde kalaşnikofuyla, boynunda kefiyesiyle “mültecilerin evlerine geri dönüş mücadelesi” verirken kahramandır sizin için…

Mağusalı şair Niki elinde beyaz bayrakla “mültecilerin evlerine geri dönüş mücadelesi” verirken düşmandır sizin için…

İşte bu Kıbrıs’ta yarım asırdır savunulan “iki bölgeli iki toplumlu federasyon”un ve “iki devlet”çiliğin çırılçıplak ırkçı bir apartheid rejimi olduğunun resmidir.   

Leyla Hayfa’daki evini isterken haklıdır, Niki Mağusa’daki evini isterken haksızdır size göre…

Siz kendinizi ne zannediyorsunuz?

Leyla’nın evinde Siyonist yerleşimci oturur. Niki’nin evinde Türkiyeli yerleşimci oturur.

Leyla’nın evini de, Niki’nin evini de çaldılar. Leyla’nın ve Niki’nin insan hakları aynıdır…

İşte biz 20 Temmuz’da yayınladığımız “Kıbrıs’ın Özgürlüğü için Pan-Kıbrıslı Seferberliği Deklarasyonu”nda buradan yola çıktık.

Birçok kesimi ürküttü bu bildiri, “pan-Kıbrıslı” demememizden bile korktular. “Pan-Kıbrıslı” bütün Kıbrıslılar demektir. Kıbrıslıların bir bütün olmasından sadece ve sadece ırkçıysanız korkarsınız. Etnik ayrılıkçıysanız korkarsınız. Silah zoruyla evlerinden kovulmuş insanların topraklarında işgalciyseniz korkarsınız.

İlk kez Türkçe ve Rumca konuşan Kıbrıslılar olarak Türk işgaline ve yerleşimci sömürgeciliğine birlikte karşı çıktı.

İlk kez Türkiye’nin Cenevre Konvansiyonunu ihlal ederek Kıbrıslılara karşı işlediği savaş suçları “yerleşimci sömürgeciliği” adıyla anılıyor bu deklarasyonda.

İlk kez “Kıbrıs sorunu”na ırkçı-apartheid bir temelde değil, insan hakları temelinde bir çerçeve çiziliyor.

İlk kez 1948’den beridir Filistin direniş örgütlerinin talep ettiği “insan hakları”nı Kıbrıslılar olarak talep ettik bu deklarasyonla…

“Kıbrıs’ın Özgürlüğü için Pan-Kıbrıslı Seferberliği Deklarasyonu” çok basit bir metin aslında.

TC Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın söylediğini söylüyoruz:

“Birisinin toprağını işgal ediyorsunuz. İşgal etmekle kalmayıp evine el koyuyorsunuz, yıkıyorsunuz, dışarı atıyorsunuz, sonra bir başkasını getirip oraya koyuyorsunuz, sonra buna da bir terim buluyorsunuz ‘yerleşimci’ diyorsunuz. Bunun adı hırsızlıktır”…

Hakan Fidan bu sözleri İsrail’e söyledi, biz ise bu deklarasyonda aynı şeyleri Türkiye’ye söylüyoruz!

Marksist Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin gerilla komutanı Leyla Halid şöyle diyor:  

-“Kurtuluşun anahtarı toprak ve mültecilerin geri dönüşüdür. Herkesin aynı hak ve görevlere sahip olduğu bir demokrasi kurmak istiyoruz”.

Bizim deklarasyon da diyor ki:

-“Yerinden edilmiş tüm kişilerin güvenli geri dönüş hakkı ve koşullarını sağlamak, modern çoğulcu demokrasi çerçevesinde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devamını hedefliyoruz”…

Hayalperest mi? Hırsız ve ırkçı olmaktan iyidir!

(22 Ekim 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author