Devlet olmak: Tek bir elmayı denetlemenin sorumluluğu

Aziz Şah – 04/02/2024

Geçen hafta Omorfo ovasına gittim.

Türkiye’nin rehinesi olarak dalında kalan portakalların vaziyetine bakmaya…

Ağaçlarla ve insanlarla konuştum.

Nâzım’ın dediği gibi, güneşe çıktım ama güneşe akın etmedim…

Dinlediğim hikâyelerden yola çıkarak “devlet”in ne olduğunu tartıştım kendimle.

Metin Feyzioğlu sömürge idaresinin valisi olarak atandığında ilk sözü,

-“Dünyanın her yerinde marjinal cümleler edenler olabilir, kulak asmayın” olmuştu.

Kimdi bu marjinaller?

-Türkiye’ye “işgalci” diyenler!

Türkiye’nin uyguladığı narenciye ambargosunda mesele “marjinaller”i aştı. 1975’ten beridir UBP’ye oy veren düz vatandaş “Türkiye ambargo uyguluyor” diyor…

Rejimin meclis kürsüsünde CTP’li Salahi Şahiner de “Türkiye olmayan bir hastalığı bahane ederek ambargo uyguluyor… Türkiye dışındaki ülkelere ürünlerin satışı ve pazarlanmasında, Türkiye üzerinden transit olarak tırların açılmadan geçişine de müsaade etmiyor” dedi.

Irak’tan tüccar geldi, yanında da bir avukat. Sözleşme yapıp üreticiden mal alacak. İyi de para teklif etmiş üreticiye. Ama Iraklı tüccar alacağı ürünü Türkiye üzerinden geçiremeyeceğini, Mersin Gümrüğü’nün duvar olduğunu öğrenince geri dönmüş Irak’a…

Narenciye kitaplarında adı geçmeyen “yeşillenme” diye bir hastalık bahane edilerek meyve dalında bırakıldı.

Zirai hastalıkların da siyasi tarihi vardır.

Çünkü zirai hastalıklar gıda güvenliği meselesidir, gümrük ve denetimle ilgilidir.

Zirai hastalıklar “devlet” olmakla ilgilidir…

Kıbrıs’ın işgal bölgesinde bu kadar çok ve çeşit zirai hastalığın olmasının sebebi Türkiye’den denetimsiz gelen ürünlerdir.

Gümrük demek devlet demektir. Yalnızca Türkiye’den yerleşimci nüfus taşınmıyor buraya, ithal edilen sebze, meyve, tohum ve fidanlarla kimlik göstermeden giriyor her türlü hastalık.

Yerleşimci nüfus kimlikle, hastalıklar ise kimlik göstermeden taşınıyor Kıbrıs’ın işgal bölgesine.

İşgal bir gıda güvenliği sorunudur: Bir yandan toprak betona boğuluyor, diğer yandan herşey denetimsiz giriyor.

“Devlet” nedir? İthal ettiği ürünün denetimini yapamayan devlet mi olur?

Gıda, tohum, fidan, hayvan denetimsiz giremez bir ülkeye.

Omorfo ovasında üreticilerden dinlediğim hikâyeyi anlatayım size:

-“Güneye attılar şimdi da suçu, yeşillenme hastalığı güneyden gelmiş” dedim…

-“Dur” dedi bir üretici, “anlatayım sana Rum nasıl denetim yapar”…

-“1974’ten önce Leymosun’dan gemiyle Türkiye’ye turlar olurdu. Bizimkiler o zamanlar Türkiye’nin elmasına hayran. Dönüşte bir çanta elmayla gelirler Leymosun’a”…

-“Eee” dedim…

-“Gümrük memuru o zaman, ‘Yeyceğin elmayı burada yeycen, kalanı denize atacan, içeriye elma sokaman’ derdi. Yurtdışından ülkeye denetimsiz hiçbir şey sokamazdın”…

1974’ten öncedir bu anlatılan. Yurtdışından içeriye bir tane elma sokulmasına izin vermezdi Kıbrıs Cumhuriyeti. Bugün AB üyesi Kıbrıs Cumhuriyeti’nde denetim çok daha sıkı ve ciddidir. Avrupa Birliği işi şansa bırakmaz…

Kıbrıs’ın kuzeyini de denetler Avrupa Birliği. Bizzat ben İrlandalı ziraat mühendisleriyle karşılaştım bahçelerde 2023 baharında.

Zirai hastalıklar da siyasidir. Son 20 senede üç tane yeni zirai hastalığa tanık oldum:

Birincisi molohiyalara dolanan yabani bir sarmaşık vardı. Bir dal molohiya hayal edin, üzerinde sarmaşık var. Biz da molohiya ektiydik, ordan bilirim. Elimde orakla molohiya keserdim, vanın arkasında molohiya satardım çocukken…

Nasıl geldi molehiyayı murdar eden sarmaşık? Türkiye’den gelen kuşyemlerinin içinde…

Son 20 senede tanık olduğum ikinci hastalık “galeri”dir. Buruş buruş olur yaprak, fidan-ağaç gelişmez. “Galeri” hastalığı nasıl bulaştı narenciyeye? Türkiye’den elma kamyonlarıyla geldiler narenciyeyi almaya; elmadan kasalara kasalardan Omorfo ovasına yayıldı hastalık…

1974’ten önce Leymosun limanından 1 tane denetimsiz elma girmesine neden müsaade edilmediğini anladınız mı?

Herkesin malumu olan hastalık da babutsayı kuruttu. İlk olarak kapalı Maraş’ta görüldü. Varoşa askerin denetiminde olduğu için sinsice gelişti. Kontrolden çıktığında Ankara’dan ziraat mühendisi getirdiler. Köşklüçiftlik’teki babutsalar bile kurudu…

Neden tek çare Kıbrıs Cumhuriyeti anayasası temelinde çözümdür anladınız mı?

-Gümrükten içeri giren hastalığı denetleyebilmek için!

(4 Şubat 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author