Oz Karahan: Bu, işgalin dikenli tellerinin her iki tarafındaki elitlerin suç ortaklığıdır

Cumhuriyetçi – 05/03/2024

Yeşiller Partisi, Rum malı yağması ile ilgili Akan Kürşat davasının “savcılığın tek tanığının öldüğü” gerekçesiyle düşürülmesi üzerine bir basın açıklaması düzenledi. Toplantıda Yeşiller Başkan Yardımcısı Kyriakos Tsimillis ve partinin Avrupa Parlamentosu milletvekili adayı Oz Karahan birer konuşma yaptı.

Davanın geri çekilmesini Kıbrıs’ta işlenen savaş suçlarını ve insanlığa karşı işlenen suçları örtbas etmeye yönelik bir girişim olarak değerlendiren Karahan, konuşmasının sonunda “Gıynık” gazetesinin “EMLAK SEKTÖRÜ DERİN NEFES ALDI” manşetini göstererek, “Fazla söze gerek yok, emlakçılar söylüyor işte, derin bir nefes aldı yağmacılar ve savaş suçluları” dedi…

Kıbrıslılar Birliği Başkanı Oz Karahan tarafından yapılan açıklama şöyle:

Yasadışı yerleşim politikaları Cenevre Sözleşmeleri ve Roma Statüsü kapsamında “insanlığa karşı suç” olarak kabul edilmektedir. Bu iğrenç eylemler sadece doğrudan saldırı altındaki toplumu değil, aynı zamanda insanlığın değerlerini de hedef almaktadır. Bir yerde bu tür suçların işlenmesine izin verildiğinde, diğerleri için de tehlikeli bir emsal oluşturulmuş olur. Kıbrıs halkı bu zulümleri ilk elden tecrübe etmiş ve bunun sonucunda Kıbrıslıların önemli bir kısmı mülteci durumuna düşmüştür.

Dün Kıbrıs’ta 1974’ten bu yana yaşanan en karanlık günlerden biriydi, zira ilk kez Kıbrıslıların insan haklarına zarar veren bir gelişmeye tanık olduk. 

Kürşat’ın tutuklanması, işgalin yarattığı rahatlık duygusunun parçalanmaya başlamasından korkan ve statükodan faydalanan her ‘ideolojik’ yelpazedeki Kıbrıslı Türk siyasi eliti sarsmıştı. Ancak Kıbrıs devleti duruşuyla bu gerçekliğe meydan okumadığı göründü.

Kürşat’ın tutuklandığı dönemde, işgal altındaki topraklarda Türk yerleşimcilerin varlığının neden olduğu baskıdan muzdarip sıradan Kıbrıslı Türklerin umutlarını kendi devletleri olan Kıbrıs Cumhuriyeti’ne bağladıklarını vurgulamak önemlidir. İronik bir şekilde, Kıbrıslı Türklere haklar ve fırsatlar sunarak Kıbrıs Cumhuriyeti ile aralarındaki uçurumu kapattığını iddia eden aynı hükümet, işgal altındaki topraklardaki siyasi elitlere göz yumarak umutlarını yitirmelerine neden olmaktadır.

Özetle, dünkü karar Kıbrıslı Rum mültecileri mülklerinden ümitlerini kesmeye ve tüm Kıbrıslıları da topraklarını işgalcilerden geri almayı unutmaya teşvik etmektedir. 

Kürşat davasının geri çekilmesi esasen Kıbrıs’ta işlenen savaş suçlarını ve insanlığa karşı işlenen suçları örtbas etmeye yönelik bir girişimdir ve geri dönüşü olmayan gelişmelere katkıda bulunmaktadır.

Dün, Kıbrıs’ın yurtsever vatandaşları, siyasi partiler, sivil toplum örgütleri ve hepsinden önemlisi mülteci dernekleri arasında birliğe duyulan ihtiyacın altını çizen önemli bir an yaşanmıştır. Barolar Birliği sorumluluklarını üstlenmelidir çünkü yasadışı yerleşim politikalarının Kıbrıslı Rum avukatlar tarafından kolaylaştırıldığı açıkça ortaya çıkmıştır.

Dün, işgalin dikenli tellerinin her iki tarafında da adanın siyasi elitleri tarafından korunan ya da göz yumulan suç şebekelerini ancak halkın iradesinin dağıtabileceğini kanıtlamıştır.

About the author