Türkçe konuşan Kıbrıslıların efsaneleri

Aziz Şah – 5/4/2024

Türkçe konuşan Kıbrıslılar kendi uydurduğu efsanelerle kendi kendilerini avuturlar…

-Biz üretirdik…

Evet, Rumdan ganimet fabrikalarda Rumdan ganimet hammaddeyle Bülent Ecevit’in Maliye Bakanı Ziya Müezzinoğlu’nun oluşturduğu teşkilatlanmanın içinde üretirdik.

-Biz laik bir toplumuz, Atatürk inkılaplarını kendi kendimize hiçbir zorlama olmadan uyguladık…

Evet, 1923’te kurulan Cumhuriyet’ten yaklaşık 35 sene sonra, 1950’lerin sonunda Özel Harp Dairesi kadınları toplayıp “kara çarşaflarınızı çıkaracaksınız” diye talimat verdi.

-Mahkemeler son kalemizdir, der bir başka efsanemiz…

“Şu garibe bir teselli ver” kıvamında arabesk bir efsanedir bu. Polisin yabancı bir ülkenin ordusundan talimat aldığı, savcılığın Valiliğin gölgesinde olduğu, Başsavcının TC’li iki general ve Sömürge Valisi ile Üst Koordinasyon Kurulu toplantılarına katıldığı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve AİHM kararları iç hukuk kabul edildiği için durumu idare ettiğimiz bir “son kale” efsanesi. Çok şükür 1962’de Makarios ve Dr. Küçük AİHS’i kabul etti da bir duvar dibinde kurşuna dizilmedik henüz…

Velhasıl, çok güzel efsane uydurur Türkçe konuşan Kıbrıslılar ve kendini bunlarla avutur…

***

1974’ten sonra Kıbrıs’ın kuzeyinde ne yapıldıysa Türkiye yaptı. Bizi de vitrine koydu. Biz o vitrini çok ciddiye aldık…

1988 kara yolları protokolüyle yollardaki çukurların yamama yetkisini bile Türkiye devraldı!

“Sahte reçete” kumpasıyla doktor ve eczacılarımızın tutuklanmasıyla başlayan süreç bir devir teslim törenidir. Sosyal sigorta sistemini devrediyoruz…

Sizse halen daha eczacıların açgözlülüğünden bahsediyorsunuz!

Sosyal sigorta sisteminin çöküşü kaçınılmazdır. İyi yönetilse bile kaçınılmazdır. Devletsizlikle ve nüfusla alakalıdır sosyal sigorta sisteminin çöküşü. Burjuvazimiz alemin akıllısı, çalışanları kaçak çalıştırır. Peki, sigorta emeklilerini yarın kim ödeyecek kurumun girdisi çıktısı tutmayınca? Herkesi sigortalı ve sendikalı çalıştıran Kıbrıs Cumhuriyeti burjuvazisi enayidir değil mi? Akıl edemedi sendikasız ve sigortasız köle düzeni kursun…

İşte bu sistem çökeceği için, Türkiye sosyal sigorta sistemini ilhak ediyor. Bunun için de meydan dayağını eczacılarımıza ve tabiplerimize attılar!

Ne güzel linç ettiniz eczacıları… 

Şu anki sahte diploma skandalı da bir alan temizliğidir. Doğa boşluk tanımaz, deliğe süpürülenlerin yerine kim geçecek, biliyor musunuz?

Mesela Polis Genel Müdürü olacağına kesin gözüyle bakılan Mağusa Polis Müdürü Barış Sel’in önünü kestiler. Peki, ne elde edildi bununla?

20 senedir Türkiye’de yapılan operasyonlara bakınca hiç mi şüphe duymuyorsunuz?

Tutuklananların neden hepsi Kıbrıslı?

Konu sadece barem artışı almak için sahte diploma alan “işini bilen memurlar”ın temizlenmesi mi?

YÖK el atmış Kıbrıs’ın işgal bölgesindeki apartman üniversitelerine. Söylemesi ayıptır, DAÜ’yü bile YÖK kurdu…

***

Türkçe konuşan Kıbrıslıların başka bir efsanesine geliyoruz: “DAÜ bizim evimizdir”…

Ölünüzün goca körü…

1987-1991 arasında görevli TC İşgal Valisi Ertuğrul Kumcuoğlu, “Ben Kıbrıs’ta Büyükelçi olarak göreve başladığımda ‘Doğu Akdeniz Üniversitesi’ diye bir şey yoktu” diye anlatır DAÜ’nün kuruluşunu…

DAÜ’yü de TC Devleti kurdu. Peki, neden?

DAÜ’nün kuruluşunda yer alan TC Sömürge Valisi Kumcuoğlu’nun anlatımına göre, 1980 darbesinden önce Türkiye’de özel/vakıf üniversitesi açılamazdı. YÖK Başkanı İhsan Doğramacı özel üniversite açmak istiyordu. Aklına Kıbrıs geldi… Burada yasa çıkarılması için girişimde bulundu. Böylece Birleşmiş Milletler girişimi olan “Yüksek Teknoloji Enstitüsü” DAÜ’ye dönüştürüldü!

Vali Kumcuoğlu şöyle der:

-“Bu üniversiteye öğrenciler daha ziyade Türkiye’den geleceklerdi… Türk üniversitelerine girememiş çocuklar için alternatif arayışları yoğundu. Bu amaca belli bir ücret ödeyerek ulaşmak isteyenlerin sayısı da oldukça fazlaydı”…

Başka ne diyor Ertuğrul Bey?

-“Türkiye’den bir rektör aradık, Sayın Doğramacı’nın telkiniyle bir arkadaşı rektör olarak atadık. Çünkü rektörün YÖK Başkanı Doğramacı’ya yakın olması ve DAÜ’nün Türk üniversite sisteminin bir parçası olması önemliydi”…

Kıbrıs’ın kuzeyinin Türkiye’ye ilhakının bir adımı olarak DAÜ’yü kuran sömürgecinin “apartman üniversiteleri”nden haberi mi yok?

DAÜ’yü YÖK kurucusu kuruduğuna göre “apartman üniversiteleri”ni kim kurdu?

(5 Nisan 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author